6 Nisan 2016 Çarşamba

Ahir zamanda kızların çok olması, kadınların şehvetinin fazla olmasından mıdır?



Sorunun Detayı

Ahir zamanda kızların çok olması ile ilgili olarak Bediüzzaman şöyle diyor: Belki hürriyet-i nisvan ve tam serbestiyetleri kadınlık şehvetini şiddetle ateşlendirdiğinden fıtratça erkeğine galebe eder; veledi kendi suretine çekmeğe sebebiyet verdiğinden, emr-i İlahiyle kızlar pek çok olur. (Nursi, B. S. Şualar. Envar Neşriyat, İstanbul, 1995, s. 586) Burada Bediüzzaman, kadının doğurduğu çocuğun cinsiyetinde etkili olduğundan, bundan dolayı kız çocuklarının bu asırda fazla olacağından bahsediyor. Bunun ilmî bir açıklaması var mıdır?


Değerli kardeşimiz;
Böyle bir araştırmanın varlığını bilmiyoruz. Genelde çocuğun kız veya erkek olma ihtimali, normal şartlarda eşittir.

Kızların cinsiyetini tayin eden genetik yapı XX, erkeklerin cinsiyetini tayin eden genetik yapı ise XY şeklindedir. Kızlarda yumurta hücresi X kromozomlu, erkeklerde spermlerin yarısı X ve yarısı da Y kromozomludur.

Çocuğun cinsiyetinin teşekkülünde sperm rol oynar. Erkeğin Y karakterli spermleri yumurta hücresi ile birleşirse XY kartakterli fertler, yani erkek çocuğu meydana gelir. Şayet X karakterli spermler yumurta hücresi ile birleşirse, o zaman da XX karakterli kız çocuğu hâsıl olur.

Sorudaki Bediüzzaman’ın ifadelerinden, yumurta hücresinin X karakterli olması sebebiyle, X karakterli spermleri kendisine çektiği, bunun neticesinde de XX karakterli kız çocuklarının erkeklere göre daha fazla meydana geldiği söylenebilir.
Selam ve dua ile...

"Kızını fasıkla evlendiren, Allah'ın emanetine hıyanet etmiştir." diye bir hadis var mıdır?

Değerli kardeşimiz;
- Sorudaki şekliyle bir rivayete rastlayamadık. Bu konuda şu hadis-i şerif bize ışık tutmaktadır:

“Dinini ve ahlakını beğendiğiniz bir kimse size (kızınızı istemeye) geldiği zaman, kızınızı onunla evlendirin. Bunu yapmazsanız, yeryüzünde büyük fitne-fesat olur.”(Neylu’l-Evtar, 6/127).

- Bir baba saliha/ahlaklı/dindar kızını fasık, ahlaksız bir kimseyle evlendirirse, bunun büyük bir vebalinin olduğunda şüphe yoktur. İslam’da özellikle erkeğin kadına denk olmasının birinci ve olmazsa olmaz şartı dindarlık ve ahlaklı olmaktır. Bu husus, dört mezhep alimlerinin ittifakla kabul ettiği bir gerçektir.(bk. Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 7/231-242).
Selam ve dua ile...

"Kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da (namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere), mehirlerini vermeniz şartıyla size helâldir." ayetine göre, bir kadının bize helal olması için namuslu olması mı gerekir?

Değerli kardeşimiz;
Ayette bir yanlış anlaşılma vardır. Soruda parantez içinde vurgulanan “namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere” kayıtları kadınlar için değil, erkekler içindir. Onun için ayetin asıl metninde kadınlara ait -dişilik kalıpları- olan “Muhsinat, musafihat, muttehizat” kelimeleri kullanılmamıştır. Bilakis, erkeklere ait -erlik kalıpları- olan “Muhsınin, musafihin, muttehizin”kelimeleri kullanılmıştır. Buna göre ayetin tam meali ve doğru anlamı şöyledir:
“Bugün size iyi ve temiz şeyler helâl kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yiyeceği size helâl olduğu gibi, sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir. Mümin kadınlardan hür ve iffetli olanlarla, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden namuslu hür kadınlar -ne metres tutarak açıktan; ne de dost tutmak suretiyle gizlice- onlarla zina etmeksizin namuslu bir şekilde mehirlerini ödediğiniz takdirde size helâldir. Kim imanı inkâr ederse, şüphesiz onun âmeli boşa gitmiş olur ve âhirette hüsrana uğrayanlardandır.”(Maide, 5/5).
Nisa suresinin 25. ayetinde ise, bu vasıflar kadınlar için kullanılmıştır.

Her iki ayette de iffetli kadınların tercih edilmesi tavsiye edilmektedir. Ancak, daha önce kötü yola düşmüş kadınlarla evlenmenin yasaklanması diye bir şey söz konusu değildir.

Hatta evli iken bile, eşlerden biri kötü bir şey yaparsa -mizaç olarak hazmedildiği takdirde- ekonomik, çocuk veya başka sebeplerden dolayı ayrılmayı göze alamayanların evliliklerini devam ettirmeleri ve zamanla tövbe edip nefislerini ıslah etmeleri için çalışarak evliklerine devam etmeleri haram değildir.
“Eşim yabancının elini engellemiyor.” diyen bir adama, Hz. Peygamber (a.s.m),
“Öyleyse boşa.”
 demiştir. Adam,
“Onu çok seviyorum, ayrılığına dayanamam.” deyince de, 
“O halde yanında tut.”
 buyurmuştur. (Nesaî, Nikah,12).
Selam ve dua ile...

"Evleniniz, çoğalınız..." hadisini nasıl anlamak gerekir? Çok çocuğu olan bir insan, hem çocuklarını hem de kendisini bile bile bu sistemin dişlilerinin arasına atmış olmuyor mu?

Değerli kardeşimiz;
"Evleniniz, çoğalınız, çünkü ben kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim." (Beyhakî, VII/81)
"Sevimli, doğuma müsait kadınlarla evlenin." (Ebu Davud, Nikah 2; İbn Mace, Nikah 1).
hadis-i şeriflerinden evlilikte esas alınan önemli bir noktayı öğreniyoruz, o da neslin devamını sağlamaktır. Yani kişi neslini devam ettirebilecek kadar çocuk sahibi olmasını Peygamberimiz (sav) tavsiye etmektedir. Şöyle ki:
“Evlenin, çoğalın, zira ben, kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar ederim.” hadis-i şerifi, -mazmunu mahfuz- mefhum-u muhalifi ile şunları hatırlattığı söylenebilir: Rasûlü Ekrem’in (sav) şayet izdivaçla iftihar edeceği bir nesil hedeflenmemişse, o izdivaç ya da çoğalmanın hiçbir anlamı yoktur. Evet terörizme ya da sefahete bulaşmış, başı secdesiz, vicdanı paslı, gözü kanlı bir nesil ile Rasûlü Ekrem’in (sav) iftihar etmeyeceği açıktır. O’nun, çoğalmasını istediği nesil, Allah indinde de makbul olan, O’nun rızasını kazanmaya teşne bulunan din-i mübini yaşayan ve yaşatan bir nesil olmalıdır. Kur’ân-ı Kerim, değişik nûrefşan beyanlarıyla bu mülâhazaya en sağlam referanstır:
“Servet ve oğullarınız, dünya hayatının süsüdür; ebediyet vadeden iyi işler ise, Rabbinin nezdinde sevapça daha hayırlı, ümit bağlamaya da daha lâyıktır.” (Kehf, 18/46)
Evet işleriniz ahirete müteveccih ise siz Rabbinizden, o da sizden hoşnut olacağı bir yola girmiş sayılırsınız.
Bu mütalâa ile vardığımız sonuç şudur: Evlenmede asıl hedef, Allah’ı ve Rasûlü’nü hoşnut edecek bir neslin yetiştirilmesidir. Onun için mütedeyyin, milletine aşık, ailesine sımsıkı bağlı, çocuklarının terbiyesi üzerinde hassasiyetle duran kimseler, değişik çarpık düşüncelere rağmen, yoluna ve usulüne uygun şekilde çocuk sahibi olma konusunda kat’iyen tereddüt etmemelidirler. Zira böyle bir neslin çoğalması ümmet-i Muhammed’in yüzünü güldürecektir.

15 Ağustos 2012 Çarşamba

10 Adımda 10 numara aşk yaşayın

Neden her ilişkimiz için bir yapılacaklar listesi var da aşk hayatımız için yok? Oysaki çoğumuza sorsak; aşk, en büyük önceliğimiz! Peki öyleyse ne yapacağız?

'Gerçek' bir adamla çıkın


Kabul ediyoruz; hayalinizdeki kişinin bir gün hayatınıza gireceğini düşünmek ve nasıl istiyorsanız size öyle davranacağına inanmak çok harika bir duygu! Ama hayalinizdeki adam gerçeğe ne kadar uygun? Evet; Javier Bardem'in gülüşüne, Gerard Butler'ın karizmasına, Matthew McConaughey'nin kaslarına, Johnny Depp'in serseri ve sempatik tavırlarına bayılıyoruz! Ama hepsinin bir adamda toplanacağını sanıyorsanız, işte bu büyük bir yanılgı olabilir. Biraz realist olun. Böylece, aşkta gerçek başarıyı yakalayabilme şansınız daha yüksek olacak, inanın!

Aşkını test edin

Biriyle birlikte olmaya başladığınız ilk günlerde, karşınızdaki adam sizden çok hoşlandığını ve hayatı boyunca sizinle birlikte olmak istediğini söyleyebilir. Biliyoruz, söylediklerinin gerçek olmasını çok istiyorsunuz; ama sizce de boş sözlere inanmaktan vazgeçmenin zamanı artık gelmedi mi? Size direkt "Ona sakın inanmayın" diyemeyiz elbette! Ama aşkını teste tabi tutmanızı, davranışlarını gözlemlemenizi öneririz. Siz kendinizi geri çektiğinizde, peşinizden geliyor mu, yoksa pes edip yok mu oluyor? Peki ya, önceliği siz misiniz? Arkadaşlarıyla başka bir gün görüşebilecekken, sizinle buluşmak yerine, onları mı tercih ediyor? O zaman, bir kez daha düşünün.

Önceliğinizi aşk yapın

Hepimizin bitmeyen bir yapılacaklar listesi var. Bu nedenle, her şeyimiz planlı ve programlı olmak zorunda. Peki 'aşkı bulmak' yapılacaklar listenizde kaçıncı sırada? Çoğumuza sorsak, aşk önceliklidir ama aşkı bulmak ya da birine vakit ayırmak gerçekte listemizin üst sıralarında yer almıyordur. Oysa aşk, ilk sıralardaki yerini korumalı. Ama sadece lafta değil! Bu nedenle, yapılacaklar listenizdeki bazı şeyleri eleyin, yeni insanlarla tanışmak ve onlara şans tanımak için programınızda yer açın ki aşk hayatınıza girsin!

Risk almaktan korkmayın

Hepimiz güvenli hayatlarımız içinde mutluyuz. Her ne kadar monoton yaşamlarımızdan şikayet edersek edelim, alışkanlıklarımızdan bizi vazgeçirmek zor. Oysa, aşk biraz da tehlikeli sularda yüzmek değil midir? Karar verin; rahat ama sıkıcı hayatınız mı, riskli ama heyecan dolu bir deneyim mi? Eğer aşk hayatınızda başarılı sonuçlara ulaşmak istiyorsanız; yeniliklere hazır olmalı ve aşka kapılarınızı açmalısınız. İncineceğim diye düşünüp etrafınıza duvar örmektense, konfor alalnınızın dışına çıkmaya cesaret etmelisiniz.

İlk buluşmaya şans verin

Sizi en çok endişelendiren şey, ilk buluşma mı? Yalnız değilsiniz, ilk buluşma birçok kişiyi huzursuz eder! O halde biraz rahatlayın, çünkü pek çok ilk buluşma anlaşmazlıklara ve yanılgılara gebedir! Bu nedenle, ona ikinci bir şans vermekten çekinmeyin. Buluşmanız bir facia mıydı? O halde şu tarafından bakın; kötü bir buluşmadan ileride arkadaşlarınıza, hatta çocuklarınıza anekdot olarakk anlatabileceğiniz iyi bir hikaye çıkabilir.

Hislerinizi su yüzüne çıkarın

Bazen karşımızdakinin, bizim için uygun biri olup olmadığını düşünmekten ve onu çözmeye çalışmaktan, ne hissettiğimizi yok sayarız. Onunla birlikteyken vaktiniz nasıl geçiyor? Sizde ilgi uyandırıyor mu? Sıkılıyor musunuz, yoksa rahatsız mı oluyorsunuz? Bir sonraki buluşmanızda anı yaşayın ve ne hissettiğinize odaklanın!

Pozitif olun, çekici görünün

Hiç kimse, hayatı seven ve enerjisi yüksek bir kadından daha seksi değildir! Biriyle çıkmaya başladığınız zaman, aklı karışık ve depresif görünmekten kaçının. Bu nedenle geçmişle vedalaşıp yeni bir ilişkiye açık olmalısınız. Buluşmalarınızda eski sevgilinizin sizi nasıl incittiğinden ya da işinizden ne kadar nefret ettiğinizden yakınmayın. Doğal olun ve espriler yapın. Daha eğlenceli bir buluşma yaşayacağınız kesin.

Eski sevgilinizin kırıntılarını temizleyin

Her buluşmada kendinizi, kalbinizi kıran eski sevgilinizle yeni aşkınızı kıyaslarken mi buluyorsunuz? Öyleyse, önce geçmişin izlerini bir güzel silin! İçinizde biriken kızgınlığı, bir e-mail ile ona anlatın ve bu yükten kurtulun. Ancak maili göndermediğinize emin olun! Bir türlü aşamadığınız bir durumsa, duygularınızı yakın bir arkadaşınızla veya bir terapistle paylaşın. Elinizden geldiği kadar, pişmanlıklarınızı ve incinmişliklerinizi üzerinizden atın. Sonra temiz bir sayfa açın ve ne istiyorsanız, neye ihtiyaç duyuyorsanız, onu elde etmek için çabalayın.

Kendiniz olun

Şimdiye kadar sizi üzen adamlar için yeterince gözyaşı dökmediniz mi? Ya da defalarca hayal kırıklığına uğrayıp ilişkileriniz üzerine fazlasıyla kafa yormadınız mı? Bu sağlıksız döngüden kurtulmanın zamanı geldi. Bir ilişkide kendinizi güvensiz ve kafası karışık hissediyorsanız, emin olun o her kimse sizin için en iyisi değil, boşverin gitsin! Aksi takdirde, o ilişkide siz kendiniz gibi olamayacaksınız. Sağlıklı bir ilişkide önemli olan, onun kim olduğundan çok, sizin onun yanında kendinizi nasıl hissettiğiniz!

Flörtleşmenin keyfine varın

Hazırladığınız 'aşk kararları listesi'ne son olarak eğlenceli flörtleri de ekleyin. Bunun için yeni insanlarla tanışmaya açık olun, eğlenmeye odaklanın ve yeni şeyler deneyin. Yarın için endişelenmekten bir süre olsun vazgeçin. Kendi konforlu alanınızdan dışarı adım atmak, sizin için büyük bir fırsat olabilir. Haydi biraz cesaret!

‘Doğru eş’i bulmak için yanında ateş et


‘Doğru eş’i bulmak için yanında ateş et

  • Günümüzde bazı insanlar “Doğru eş” arayışını TV programlarına katılarak ya da sosyal medyanın sınırsız imkanlarından faydalanarak gerçekleştiriyor. Oysa ki bu modern metotlar 1920’li yıllarda uygulanan “sıra dışı” yöntemlerden geri kalmış gibi gözüküyor.
Günümüzde insanlar "ruh eşler"ini bulmak için binbir çeşit yönteme başvuruyor. 1920'lerde "Doğru eş"i bulmak isteyenler ise 4 "sıra dışı" metottan birini uygulayarak evliliklerinin yürüyüp yürümeyeceğini görüyordu.

1924 yılında yayınlanan "Bilim ve Buluş" dergisinde yayınlanan bir makalede resimli olarak anlatılan metotlardan biri "Koku yoluyla ideal eş arayışı".

Dergide yer alan makaleye göre bu yöntemle evliliklerinin yürüyüp yürümeyeceğini anlamak isteyen kişilerin yapması gereken şey çok basit.

Erkek bir kapsülün içine giriyor ve kadın da bir delikten çıkarılan hortuma burnunu dayıyor. Hayatını birlikte geçirmeyi planladığı erkeğin kokusunu "nahoş" bulmuyorsa o zaman onunla gönül rahatlığıyla evlenebiliyor.

Makaleye göre çiftlerin geçmesi gereken ikinci test ise "Soğukkanlılık deneyi". Bu sınavda çiftin yanında duran bir adam havaya ateş ediyor ve çiftlerin bu ses karşısındaki tepkileri kaydediliyor. Eğer her iki taraf da sesten korkuyorsa bu evliliğin yürümeyeceğine karar veriliyor.

Çiftlerin geçmesi gereken üçüncü sınav ise "Acı testi". Bu testte erkek ya da kadın fiziksel olarak acı çekeceği bir aktivitede bulunurken diğeri izliyor. Örneğin erkek kan verirken kadın izliyor ve o sırada kan basıncı ve kalp atışları ölçülüyor.

Eğer gördüğü acı karşısında vücudu tepki veriyorsa o zaman çiftin iyi bir evliliği olamayacağına kanaat getiriliyor.

Dergide verilen son "test metodu" ise "fiziksel çekim". Bilimsel olarak bir evlilikte en çok olması gereken özellik olarak görülen "çekim" çiftlerin birbirilerine sarıldığı an vücutlarının verdiği tepkiye ölçülüyor.

Çiftin vücut tepkileri bağlandıkları ölçüm makinesinin verilerine göre ölçülüyor. Kadın ve erkeğin nefes alışı ve kalp atışları hızlanıyorsa o zaman bu çiftin ideal bir evlilik gerçekleştireceğine inanılıyor.

Evlilik kader midir? Kaderimizde kim varsa onunla mı evlenmek zorundayız?



Evlilik kader midir? Kaderimizde kim varsa onunla mı evlenmek zorundayız?


Kader, Allah’ın ilminin bir unvanıdır. Evliliğin kader olmaması için, Allah’ın evlenen o iki kişiden habersiz olması gerekir. Bu ise ilmi her şeyi, her mekânı ve her zamanı kuşatan Allah hakkında düşünülemez. O hâlde sorumuzun cevabı, “Evlenmek elbette kaderdir.” olacaktır. Ancak burada iki farklı durum söz konusu olabilir:

1. Allah, ezelî ilmi ile evlenecek kadın ve erkeğin, kendi cüz-i iradelerini kullanarak birbirleriyle evlenmek isteyeceklerini bilmiş ve zamanı geldiğinde onların bu arzularını külli iradesiyle yaratacak olduğundan dolayı, ezelde kader defterlerine birbirleriyle evleneceklerini yazmıştır. “İlim maluma tabidir.” kaidesiyle bu yazı onların arzu ve iradelerine tabidir. Yani kader defterinde şunlar birbiriyle evlensin değil, şunlar birbiriyle evlenecek diye yazılmıştır. Elbette böyle bir yazı insanı zorlayıcı değildir.

2. Bazen de ya bir şükür ya da sabırla imtihan olmaları için, kulun cüz-i iradesi karışmaksızın Allah iki kişiyi karşılaştırır ve onları birbirleriyle evlendirir. Eğer bu evlilik güzel bir evlilik olmuşsa bu, kadın ve erkekten şükrün istenildiği bir nimettir. Eğer bu evlilik kötü bir evlilik olmuşsa bu evlilik, sabrın istendiği bir imtihan olur. Erkek kadınla, kadında erkek ile imtihan edilir. Demek ki, yapılan bütün evliliklerde kulların cüz-i iradeleri esas alınmamaktadır. Başka bir ifadeyle, ihtiyâri fiillerden olan evlilik, bazen ıztırâri fiiller gibi kulun müdahalesi ve seçmesi olmaksızın meydana gelir. O hâlde şu hükümleri birer kaide olarak bilmeliyiz.

- Eğer kul bir şeyin olmasını ister, ancak Allah onun olmasını murad etmezse, o fiil vücuda gelmez ve meydana çıkmaz. Eğer vücuda gelmeyen bu arzu, bir hayır ise kul niyetinin mükâfatını görür.

- Eğer kul bir şeyin olmasını ister, Allah da onun olmasını murad ederse, o fiil vücuda gelir ve yaratılır. Bu fiilin yaratılmasına kulun cüz-i iradesi sebep olduğundan dolayı, kul bu fiilinden mesuldür. Hayırlı bir iş ise mükâfat, kötü bir iş ise ceza görür.

- Kulun hiçbir müdahalesi olmaksızın, sırf Allah’ın dilemesiyle yaratılan fiiller: Bu tür fiillerde kulun cüz-i iradesi işe karışmaz. Daha önce ifade ettiğimiz gibi şükürle veya sabırla imtihan olmaları için Allah onu icad eder.

İşte evlilik bazen ikinci gruba giren bir fiildir. Kulların cüz-i iradelerini kullanmaları neticesinde Allah istediklerini yaratır. Bazen ise üçüncü gruba giren bir fiil olur. Allah kullarının iradelerini karıştırmaksızın onları birbirleriyle evlendirir. Ancak her iki durumda da evlilik kaderdir.

Arama Motoru